Thursday, December 15, 2016

Bir Okul Hayali...


Inception diye bir film vardı. İnsanlar beraber rüya görebiliyorlardı. Hatta rüyalarını dizayn edebiliyorlardı. Rüyanın içinde rüyalara açılabiliyorlardı. Hatta filmin kendisi de bir rüyaydı… Şimdi sizinle beraber bir rüya görelim mi? Hayatın acı gerçeklerinden uzak, gerçeklerin katılığından, katıların cansızlığından uzak…

Yarın okul açılıyor. Okula daha önceden kayıt için gittiğimizde, mimari ve iç dizayn olarak farklı olduğunu görmüştüm. Binanın duvarları var, ama binanın içinde duvarlar yok. Oda olarak bölünebilecek şekilde kalın ve ince perdeler çekilebiliyor, ama onun haricinde her yer herkesin ya da herkes her yerde. Daha çok bir misafir odası havası var. Tavanlar, düz değil ve sadece beyaz da değil. Kimi yerlerde eğik düzlem gibi, kimi yerlerde kubbe gibi kimisinde de bir yanardağın içindeymişsin gibi konik, vs. Tavanlar farklı desen, renk ve resimlerle kaplı. Binanın içine girdiğinizde, dört duvar arasında gibi hissetmiyorsunuz yani. Odalar şeklinde bir bölünme olmadığı için, binadaki yerlerin isimleri var. İsimler, ülke isimlerinden seçilmiş. Aynı bina içerisinde bütün dünyayı dolaşıyor gibi hissedebiliyorsunuz.


Okulda üniforma olarak da her gün farklı bir kıyafet seçebiliyorsunuz. Okula gelince giyinebileceğiniz, farklı ülkelerin etnik kıyafetleri de var. Zaten öğretmenler arasında da farklı milletlerden insanlar var. Bunlar sadece yabancı dil dersleri için değil, normal dersleri de vermek için buradalar. İster istemez aynı gün içerisinde en azından 3 dil kullanmak durumundasınız.

Okulun bahçesinde, öğretmenler, öğrenciler ve bahçıvanlar beraber çalışmak üzere sürekli devam eden düzenlemeler var. Mesela, bahçenin belli bir kısmının şekli beraberce tasarlanıyor ve sonra el arabası, kazma-kürek vs. kullanarak yeni bir tepe, yeni bir vadi, bir göl, bir çiçek ormanı yapılıyor. Bu işlem sene boyu belirli aralıklarla devam ediyor.

Zaten okulun kendisi de, doğa ile içiçe olunan bir eğitim mantalitesi üzerinde duruyor. Öğrenciler, tarlaya bir şeyler ekip onları topluyor, koyundan inekten süt sağıyor, tavuklardan yumurta alıyorlar. Ağaç dikip, gerektiğinde onları buduyor ve aşılıyorlar. Meyve ağaçlarından meyve topluyorlar. Yeşil çatı olarak tasarlanmış okulun çatısında da yine çiçek veya sebze yetiştiriyorlar.

İlgili resim

Okulun başlangıç ve bitiş saatleri yok. Öğretmen ve öğrenciler yapacakları işlere göre kendileri kendi programlarını yapıyorlar. Dahası, ille de okula gelmek gibi bir zorunluluk da yok. Öğrencilerin dışarıda kendi başlarına veya başka büyüklerin/ustaların yanında yapmaları gereken bir şeyler varsa, oraya gitmek onlar için okul oluyor. Staj sisteminin daha etraflıca uygulanması yani.

Ders programında, her sabah önce sanat ve spor dersleri var. Öğrenciler, bu derslerde yaptıkları çalışmalarıyla bir takım yarışmalara kanalize edilmiyorlar. Çünkü sanat ve spor, üstünlük vesilesi olarak değil, bireysel olgunlaşma vesilesi olarak görülüyor. Sanat dersleri geniş bir spektruma yayılıyor: resim, el işi, fotoğrafçılık, dans, müzik aleti çalma, şan… Spor olarak da herkes futbol veya basketbola mecbur bırakılmıyor, aksine farklı açılımlara fırsat tanınıyor.

Matematik ve fen dersleri, geometriyle ve hayattaki uygulamalarla iç içe işleniyor. Konular, proje geliştirme sürecinde öğreniliyor. Geliştirilen projeler, poster sunumu halinde okul içerisinde sergileniyor. Her öğrenci, okul yılı içerisinde en bir kaç kez bu şekilde kalabalık karşısında sunum yapmak suretiyle düşünce ve hayallerini paylaşmaya ve ilgili soruları cevaplamaya, gerektiğinde de eleştirileri olgun bir şekilde kabullenmeye alışıyor.

Kritik düşünce, retorik ve tartışma sanatı dersleri en önemli dersler arasında yer alıyor. Bu dersler sayesinde, öğretmenin dediklerini veya kitaptaki bilgiyi aynen kabullenip ezberleyen değil, aynı zamanda sorgulayan, soru sormaktan çekinmeyen bireyler yetişiyor. Zaten böyle dersler işlenirken de öğrencilere cevaplar değil, sorular veriliyor. Onlar, cevapları ararken, öğretmenlerinin rehberliğinde metodoloji öğreniyorlar.

critical thinking ile ilgili görsel sonucu

Aynı şemsiye altına giren ama en değişik ders de Bilim Sanatı dersi. Bilim ve sanat gibi taban tabana zıt şeyler nasıl birleşebilir? Bu derslerde, öğrenciler, kendileri bir takım deneyler yapıyorlar. Bunlar basit deneyler de olabilir, kompleks fiziksel/kimyasal/biyolojik deneyler de olabilir. Fakat asıl önemli olan, deneyden sonra yaptıkları. Aynı deney üzerinde yapılan gözlemlerden herkes kendi subjektif sonucunu çıkarıyor ve bunlar paylaşılıyor. Yani bilimdeki "tek ve objektif doğruyu bulma" güdüsü yerine, aynı gerçeklik üzerine kurulu subjektif çokluğa açılıyorlar. Bu düşünce tazının bilim-teknoloji ve sanata potansiyel katkıları bir yana, insanların sosyolojik olarak da birbirlerine hoşgörülü olmaları yönünde bir çekirdek vazifesi görmesi söz konusu.

Tarih derslerinde, kronolojik olaylar ve onların mekanik detayları öğrencilere ezberletilmiyor. Bunun yerine detaylı bir bilim ve felsefe tarihi, sanat tarihi işleniyor. Bunlar yapılırken de yine aynı şekilde ezberci mantıkla değil, insanlığın düşüncelerinin gelişimine dair büyük resmin anlaşılması hedeflenerek, öğrencilerin konulardan ders çıkarmaları ve geleceğe ait kendilerine yön çizmeleri eksenli işleniyor.


Teknolojik olarak icatların gelişimi de ayrıca inceleniyor. Hatta, bu derslerin parçası olarak, bozuk olduğu için elden çıkarılan aletler, derste sökülüp, parça parça inceleniyor, tekrar birleştiriliyor. Genel çalışma prensipleri, mekanizmaları inceleniyor. Benzer şekilde geri dönüşüm kültürünün yerleşmesi için, üst sınıfların yaptıkları çalışmalar, alt sınıflara aktarılıyor ki onlar da onları parçalasın ve analiz etsin, eğer mümkünse farklı bir kombinasyonla tekrar birleştirsin.

Öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirirken öne çıkan bireyselliklerini kanalize etme adına sosyal sorumluluk projeleri de isteniyor öğrencilerden. Geliştirdikleri projeler için parasal kaynak ve insan kaynağı bulma da dahil her aşamada aktif rol alıyorlar ve bunları gerçekleştirerek somut katkı koyuyorlar topluma.

Benzer bir başka sorumluluk çalışması da üst sınıfların alt sınıflara ders vermesi. Derslerdeki başarı seviyesi uygun olan öğrenciler, alt sınıflardan zorlanan öğrencilere yardımcı tayin ediliyor. Fakat ders verme mevzuu bununla kısıtlı değil. Üst sınıflardan öğrenciler, alt sınıflardakilere örnek teşkil etmesi için, kendi hayat tecrübeleri veya yaptıkları projelerden veya istedikleri bir konuda ders anlatıyorlar.


Öğrencilerin etik değerleri öğrenmeleri ve empati kabiliyetlerini ilerletme adına yaratıcı drama dersleri var. Sergiledikleri dramalar üzerinden etik değerleri konuşuyorlar ve bu konuşulanlar, daha sonra öğrencilerin sosyal sorumluluk projelerinde veya alt sınıflara yaptıkları derslerde onlara kaynak oluyor.

Teknoloji çağında olmanın faydalarını alıp zararlarından sakınmak için, internet ve bilişim teknolojilerinin faydalı kullanımı üzerine dersler veriliyor. Aynı bağlamda okulun kendi radyo ve televizyonu var. Tabi ki ticari yayınlar olmadığı için bu yayınların içeriği de ona göre nitelikli. Hatta, 7/24 yayın yapmıyor ve akşam saatlerinde insanların aileleri ile vakit geçirmeleri için yönlendirme yapan özlü sözler müzik eşliğinde yayınlanıyor.

Din derslerinde, farklı dinlerin mensupları gelip bizzat kendi inançlarını ve yaşantılarını anlatıyorlar. Bunun haricinde öğrencilerin kendi dini inançlarına yönelik eğitimler, kulüp aktivitesi olarak yapılıyor ve bu aktivitelere resmi görevliler değil, velilerin onayladığı gönüllü eğiticiler geliyor. Yıllık takvim içerisinde farklı kültür ve dinlere ait önemli günler, herkese duyurularak global bir bilinç oluşumuna çalışılıyor.

Böyle bir sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesinin en hayati noktasında, tabi ki öğretmenler duruyor. Kendisine soru sorulmasından rahatsız olmayan, icabında "bilmiyorum, araştırıp geri döneyim" demekten gocunmayan, yanlış verdiği bir bilgi olduğunda özür dileyip "doğrusu şöyleymiş" diyebilen kişiler lazım. Karşısında rol modellerini böyle gören öğrenciler de kendi hayatlarına aynı kaliteleri taşıyabiliyorlar. Belki daha doğru ifadesiyle, onların vicdanlarındaki fidanlar, böyle bir sera ortamında yeşerme fırsatı bulabiliyor.


Öğretmenlerin bu olgunluğu göstermelerindeki önemli bir önşart da öğrettikleri alanı gerçekten sevmeleri. Bir şekilde hasbelkader girdikleri bölümde mecburen, ittire kaktıra okuduktan sonra maaş alabilmek için okul ev arası mekik dokuyan insanlar değiller. İşini, zevk olarak yürüten, sanat icra eder gibi içten gelerek yapan öğretmenler. Böyle olunca da sadece öğrencileri eğitmekle kalmıyorlar, kendilerini de sürekli geliştiriyorlar. İki sene ardarda aynı ders içeriğini fotokopi gibi tekrar işlemiyorlar.

Yine her bir öğretmenin kabiliyetlerinin keşfedilmesi ve gelişmesi için herkes birbirinin mentoru gibi çalışıyor. Hatta girişimci ve yönetici eğilimi olanların, bu okulla aynı veya benzer mantaliteyi yaşatacakları kendi okullarını kurmalarına yardımcı olunuyor.

Öğretmenlerin bu rahatlığı yaşamalarının altında yatan en önemli faktörlerden biri de, idarenin "öğretmen öncelikli" çalışması. Bu durum, maaşların miktarından ödenme vaktine, okuldaki düşünce ve ifade hürriyetinden idare seçimine kadar her alana yansıtılıyor. Evet, idare seçimle geliyor. Öğretmenler arasından seçiliyor ve iki yılda bir değişiyor. Ardarda iki dönem yönetici olunamıyor ve herkesin er ya da geç idarede bir sorumluluk alması gerekiyor. Böylece, demokratik ve hür bir yapının işlediği okulda yönetim, öğretmenleri önceleyince, öğretmenler de gönül huzuru ve kafa rahatlığıyla öğrencilere odaklanabiliyorlar.

Okulun bütün bu özelliklerinin gerek tanıtımı gerekse devam ettirilmesi adına kampüse sürekli yabancı ziyaretçiler kabul ediliyor. Böylece farklı kurumlarla kültür alış verişine ek olarak, yabancı milletlerden insanların gelmeleriyle çok kültürlülük ve yabancı dil kullanımı olguları öğrencilerin kafalarında yer ediniyor...

Ve tabi ki mezun olan öğrencilerin anılarını kalıcı kılmak adına yıllıklar çıkarılıyor ama bunlar espriye ek olarak ansiklopedik bir şekilde onların yaptıkları projeleri vs. de içeriyor. Mezunlar, her yıl bir araya gelerek, okulun mantalitesine yönelik eleştiri ve katkı koyuyor veya alternatif okul mantaliteleri oluşturarak bunların gerçekleşmesi için elele veriyorlar.






No comments:

Post a Comment