Tuesday, April 18, 2017

Rabita-i Mevt


"Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir." (Rum, 50)
 "İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kur’an’ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rab’binin her şeye şahit olması, yetmez mi?" (Fussilet, 53)



Bilimsel metodolojinin ana temellerinden birisi tekrarlanabilirliktir. Mesela, elmanın serbest bırakıldığında her seferinde yere düşmesi, ona etki eden kuvvetin varlığı hakkında bir delil olur. Eğer bazen düşse bazen düşmese, o zaman farklı düşüncelere kapı aralanır. Ne var ki bu düşünce, bilim tarihi içerisinde eleştirilerden ârî olmamıştır. Mesela, daha önce bir yazıda aktardığım gibi:
"Bir tavuk, çiftlikteki sahibi ile çok iyi geçinmektedir. Sürekli o tavuğa yemini, suyunu vermektedir, tavuk da sahibine yumurta vermektedir. Bu sürekliliğe binaen tavuk noktaları birleştirir ve bir kanun ortaya koyar: ben hep var olmaya devam edeceğim, çünkü bütün data ve gözlemler bunu gösteriyor. Tabi ki bu kanun, bir kaç hafta içinde yanlışlanır."
Yani bugüne kadar hiç ölmemiş olmamız, ölmeyeceğimiz manasına gelmez. Diğer bir deyişle bugüne kadar hiç ölmemiş olmamız kadar geçerli diğer bir gerçek de bir gün öleceğimizdir. Ve müminler olarak davet edildiğimiz ve kabul ettiğimiz bir fikir de, öldükten sonra dirileceğimizin gerçek oluşudur. Bugüne kadar öldükten sonra geri gelen kimseyi görmemiş olmamız, o hadisenin olmayacağı manasına gelmez. Tersine, yukarıdaki ayette dile getirildiği üzere, bu inançla ilgili örnekler, etrafımızda ve kendi hayatlarımızda, yani afakta ve enfüste, verilmektedir.


Bu düşünceyi bir basamak daha ileri götürürsek, zaman denen mefhum, biz ölümlü varlıklar için geçerli olduğundan, "gelecekte olacak" diye düşündüğümüz ölüm ve sonrası, aslında zaten var. Bugüne kadar bu söylem de uçuk bir fikir gibi gelebiliyordu insanlara ama paralel evrenler teorisinin de gündeme oturmasıyla birlikte, geçmişin ve geleceğin aynı anda yaşanabiliyor olması fikri de bilimsel bir ipucuna kavuşmuş oluyor.

Ne var ki, quantum teorisi gibi meseleler, günlük hayatımızın içine çok girmediği için, en azından henüz öyle değil, ölüm ve sonrası için hatırlatmalara ihtiyacımız vardır. Bizzat kendi hayatlarımızda yaşadığımız hadiselerle Yüce Rabbimiz, bizim imanımızı kuvvetlendirmek ister; gayb olarak baktığımız (kabir/cennet/cehennem) hadiselerin numunelerini bize gösterip, hak bildiğimiz yolda sebat etmemize yardımcı olur.

İşte ben de öldüm. Benimle beraber ölen başkaları da olmasına rağmen herkes kendi kabrine girdi. Bir insan nasıl yaşarsa öyle ölür, nasıl ölürse öyle dirilir denir ya, ben de öğretirken öldüm, kabrime girdim. Saçım kesildi, demirler arasına daldım. Allah'ın nimetine bakın ki kabrim cennet bahçelerinden bir bahçe. Daha iyisini hayal edemezdim heralde. Bugüne kadar yaşadığım bazı zorluklar da günahlarıma kefaret olmuştur inşaallah. Kabrimde öğretmeye devam ediyorum ve bir gün dirilip yine öğretmeye devam edeceğim. Böylece Rabbim'in va'dinin hak olduğuna, görür gibi inanacağım.






2 comments:

  1. Yazi guzel olumu hatirlatmasi acisindan. Ama paralel evren ve quantum teorisi nasil bir aydinlanma getiriyor bilemiyorum..

    ReplyDelete
    Replies
    1. O noktayı ayrıca detaylı işlemek gerek, nasip olursa. Bir ispat olarak değil de sadece akla ışık tutması açısından.

      Delete