Monday, January 9, 2017

De Profundis


Altıncı His filmindeki çocuğun içinden geçirdiği dua, tam ihlasla Rabb'ine yönelen bir kalbi yansıtması açısından manidardır. Bu cümle, Mezmurlar'ın (Psalms) 130. kısmının başlangıcıdır:

De Profundis, clamo ad te domine (Latince)
Out of the depths, I have cried to You, O Lord (İngilizce)
Derinliklerden Sana sesleniyorum, ya Rab (Türkçe)


Kuran'da, örneğin Yunus AS'ın duasının geçtiği ayetteki içtenlik de aynı duyguları yaşatır insana:
"Derken karanlıklar içinde, “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum” diye dua etti." (Enbiya 21/87)
Gerek Mezmurlar'da geçen ifade gerekse Enbiya Suresi'nde geçen betimleme, Allah CC'nun Kendisini tarif ettiği şu ayetteki özelliği resmetmektedir:
"Kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran" (Neml 27/62)
Buraya kadar Eski Ahit ve Kuran'dan bilgilerin beraber sunulması sizi huzursuz etti mi? Eğer ettiyse merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Bu şekilde eski kutsal metinlere atıf yapıldığı zaman, pek çok kişinin tüykeri diken diken olur. Hatta bazıları hemen, "ne o? din mi değiştiriyorsun?" tarzında bir panik-atak semptomu gösterirler. Fakat dikkatlerden kaçan bir husus vardır. "Evinizi seviyorsunuz, sigortalıyorsunuz; arabanızı seviyorsunuz, sigortalıyorsunuz; beni sevmiyor musunuz?" örneğinde olduğu üzere, "imanın şartlarını güzel güzel sayarken defalarca kitapLARa imandan bahsediyorsunuz, ama o imanın gereği olarak ne yapıyorsunuz" sorusunun cevabı boş bir sessizliktir.

Tamam, eski kitapların orijinali kaybolmuş; tamam, insan sözü karışmış, vs. vs. Ama elinizde Kuran ve hadis gibi iki mihenk varken, neyin ne olduğuna dair bir şeyler kestirmek çok da zor değildir. Bu, şuna benzer; yeraltından, içinde demir mineralleri olan bir toprak çıkartıyorsunuz ve "saf demir" çıkmadığı için o toprağı atıyorsunuz. Veya yerin binlerce metre altına kuyu kazıyorsunuz ve ulaştığınız yerde milyarlarca litrelik mahzenlerde rafine petrol depolanmış olmadığı için her şeyden vazgeçiyorsunuz.


Meseleyi mantıksal taraftan biraz daha dramatik tarafa çekmek gerekirse, alemlerin Rabb'inin gönderdiği mesajlar, bir cevher, bir öz olarak o eserlerde gizli ve "kitaplara iman" rüknünün gereği olarak onları bulmaya odaklanmak gerekirken tamamen boşveriyoruz. Yoksa kitapLAR'a imanımız, peri masallarındaki olaylara imanımızdan öteye geçmiyor mu? Gerçi bizzat Kuran'ı okuma-anlama hususunda sınıfta kalan insanlar için diğer kutsal kitaplardan bahsetmek, saçmalık... Ne de olsa ancak "bilenler" Allah'tan korkar ve "cahiller" başka şeylerden korkar:
"Kulları içinde ancak alimler, Allah’tan (gereğince) korkar." (Fatır 35/28)
Eğer içinizde böyle önyargılar yoksa veya onların üzerine gitmeye karar verdiyseniz, sizi başta bahsettiğim 130. Mezmur'un tamamını okumaya davet ediyorum:

Derinliklerden Sana sesleniyorum, ya Rab,
Sesimi işit, ya Rab,
Yalvarışıma iyi kulak ver!

Ya Rab, sen suçların hesabını tutsan,
Kim ayakta kalabilir, ya Rab?
Ama sen bağışlayıcısın,
Öyle ki senden korkulsun.

Rab'bi gözlüyorum,
Canım Rab'bi gözlüyor,
Umut bağlıyorum O'nun sözüne.
Sabahı gözleyenlerden,
Evet, sabahı gözleyenlerden daha çok,
Canım Rab'bi gözlüyor.

Ey İsrail, Rab'be umut bağla!
Çünkü Rab'de sevgi,
Tam kurtuluş vardır.
İsrail'i bütün suçlarından
Fidyeyle O kurtaracaktır.


Başta, ilk kıtada geçenlerle paralel manası olan bir kaç ayete değinmiştik. İkinci kıtada geçenler de, bir başka ayetle benzer manaları tüllendirmektedir:
"Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir." (Fatır 35/45)
Bir başka benzerlik de üçüncü kıtadan:
"Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır" (İbrahim 14/27)
Ve son olarak da son kıtayla kafiyeli olan bir ayet:
"De ki: 'Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir.'" (Zümer 39/53)
Benzer şekilde karşılaştırmalı okumalar, hem kişisel dünyalarımız hem de bütün insanlık için faydalı dersler alınmasına vesile olabilir. Tabi eğer kitapLARa ve peygamberLERe inanıyorsak ve kendinden korkulmaya tam layık olanın sadece Allah olduğuna kânî isek...







No comments:

Post a Comment