Hemen baştan belirteyim: bu yazıda, LGBT konusunda tepkisel yaklaşım sergilenmemesi gerektiğine dair görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Bunu söylediğim zaman, otomatik olarak bir yığın soru veya itiraz oluşmakta. Bunların hepsini birden cevaplamak mümkün değil. Bunun yerine, LGBT konusu özelinde aklıma gelenleri sırayla anlatacağım. Cevaplanmasını istediğiniz müşahhas soruları yazabilirsiniz.
Kendileri veya yakın tanıdıkları LGBT şemsiyesi altına giren insanlar için bu konularda konuşmak ve aynı tarzdaki kişilerle beraber olmak gayet normal olabilir. Ne var ki, ne kendileri ne de etrafındakiler LGBT şemsiyesi altına girmeyen kişiler, aynı rahatlığı sergileyemeyebilir. İnsan bilmediğine düşmandır. Dolayısıyla soğuk durma, karşı çıkma, baskılama gibi farklı tepkiler söz konusu olabilir. Tepkisellik işin içine karışınca da, yaş ve kuru beraber yanar. Öyle ki, "bu işin yaşı kurusu mu var?" diye sorulabilir bile!
O yüzden, öncelikle konunun temelindeki bir iki noktayı kurcalayarak başlayalım. Öncelikle cinsiyet nedir? Bir şahsın erkek mi dişi mi olduğunu nasıl söylersiniz? Vücudundaki organlara bakarak mı? Böyle bir cevap bundan bir kaç yüzyıl önce verilse anlaşılabilirdi ama bugün biliyoruz ki bir insanı erkek ya da dişi yapan şey sadece dışarıya yansıyan organlar değil! Damarlarımızda dolaşan hormonların gerek vücudumuzda gerekse beynimizdeki etkilerinin, klasik manadaki erkek ya da dişi tanımlamasına uygun davranmamızda büyük etkisi var. Yani mesele sadece organlar değil, hormonlar da var işin içinde, ki onlar gözle görülmezler. Dolayısıyla bir insanın vücudundaki hormonların salgılanması ile dışa yansıyan cinsiyet özellikleri arasında fark varsa, o kişiye toplumda biçilen rol ile o kişinin kendisi için hissettiği rol tamamen farklı olacaktır. Mesela bir erkeğin vücuduna hapsedilmiş bir dişi gibi hissedebilir, veya tam tersi, bir dişinin vücuduna hapsedilmiş bir erkek gibi hissedebilir!
Bu noktada hemen belirtmekte fayda var. Böyle bir durumun ortaya çıkması, ilgili bireylerin kendileri ve çevrelerindeki insanlardan tamamen bağımsız olarak, bazen genetik nedenlerle bazen içinde bulunduğumuz kimyasal çevrenin etkisiyle olabilmekte. O yüzden, "bu onların seçimleri" gibi bir ifadeyle meseleyi kesip atmak kolay değil. Belki öyle olan bireyler de vardır ama herkes için geçerli değildir.
Kişinin kendisinin ve/veya muhatap olduğu çevrenin de (aile/toplum/medya) bu noktada etkileri olabilir. Ne var ki her bireyin, aynı çevresel şartlara verdiği cevap da aynı değildir. Kimi insan için hiç bir şey ifade etmezken kimisi için de vücudunda potansiyel olarak duran yukarıda bahsettiğimiz genetik mekanizmaları tetikleyerek o kişiyi farklılaştırabilmektedir. Yine aynı sonuç: ortaya çıkan ve klasik tanımların dışında olan cinsiyet rolleri, kişilerin kendi şuurlu seçimlerinin neticesi olmayabilmekte. Ondan dolayı da bireylerin kendilerini veya çevrelerini yegâne sorumlu gibi tutmak doğru değildir.
Bir örnekle konuyu açalım. Aşırı zeki olan ve ama otistik belirtileri olan (Asperger sendromu) kişiler çoğu kere hayatlarının ilerleyen zamanlarında tam olarak tespit edilebilirler. Bunun nedeni, normale çok yakın olan davranışları olması ve anormal olan tavırlarının ise insanları hayrette bırakan zekalarının gölgesinde kalmasıdır. Son yıllarda bu konunun üzerine gidilmesiyle daha erken yaşlarda teşhis ve tedavi mümkün olabilmektedir. Ama buradaki tedavi, o kişilerinin anormal yüksek zekalarını normale çekmek için değil, onların mutsuzluğuna neden olabilecek veya sağlıklarını bozabilecek tavırlarının tadil edilmesi içindir.
Aynı şekilde, LGBT olarak normların dışına çıkan bireylerin, hayatlarının ilerleyen noktalarında bunun farkına varmaları nedeniyle, o zamana kadar etraflarında kendileri hakkında yerleşmiş cinsiyet tanımlaması bir tenakuz oluşturmaktadır. Bu tenakuzu, o bireyleri tamamıyla dışlamak için bir sebep görmek doğru değildir. Bunun yerine o bireylerin, herhangi bir birey gibi, sağlıklarını tehdit eden veya toplumla etkileşimlerini gerek kendileri gerekse çevreleri için tehlikeli hale getiren faktörleri gidermek gerekir.
Son olarak şu noktayı da akıldan uzak tutmamak lazım. Hayvanlar aleminde, popülasyonun ihtiyaçlarına göre gerek döllenme gerekse doğumdan sonra büyüme sırasında cinsiyet değişimleri söz konusudur. Benzer şekilde, insan nüfusunun 7 buçuk milyar olduğu ve artık insanların, içinde bulundukları topluma sığamadıkları bir ortamda, şu ana kadar varlığı çok fark edilmeyen bir takım genlerin aktivitesinin artması ve nüfus artışına fren yapması mümkündür. Böyle bir durumda yapılması gereken ilk şey, durumu doğal kabul etmek ve ama bunun fitneye vesile kılınmasını engellemek olmalıdır.
Yani bunu bir hastalik gibi mi degerlendirmeliyiz? Bu durumda bu yonelimler erken teshisle tedavi mi edilmeli?
ReplyDeleteAma butun yonelimler boyle mi oluyor yoksa kastten hormon yapisini degistirecek ilaclar alarakda olabiliyor mu? Buda normal mi karsilanmali?
hastalik?: hastalik olan şey, sağlığın olmadığı durumdur. lgbt durumunun ise, sağlığın olmadığı durum olarak tek kalemde izah edilmesi mümkün değildir. Kişi bazlı bakmakta fayda var. Kimisi için öyle olabilir, kimisi için sağlıklı durum o olabilir.
Deleteerken teşhis: eğer durum hastalik kategorisine giriyorsa, o zaman elbette erken teşhsi önemlidir. Eğer girmiyorsa bile, yani o kişinin sağlıklı durumu geleneksel cinsiyet tanımlarının dışındaysa, o zaman da gerekli eğitim/terbiye/vs. için ve gelecekte olabilecek negatifliklerin önlenmesi için erkenden durumu farketmek faydalıdır.
Kasten?: Bir insan ilaç alarak kasıtlı olarak yönelimini değiştirmeye çalışıyorsa, niyesine bakmak lazım. Eğer o zaman kadar keşfedilmemiş bir biyolojik alt yapı yoksa, yani o kişinin sağlıklı/normal durumu gelenekselin dışında değilse, psikolojik, psikiyatrik veya çevresel nedenler olabilir.
Normal?: Sigara içmek yapan kişi sayısının fazlalığından dolayı normal görülse de sağlığa zararlı. Ama bu konuda, LGBT konusundaki gibi bir tepki var mı? Yok. Yani, sırf azınlık oldukları için LGBT karakteri olan insanlara anormal muamelesi yapmak doğru değil. Öte yandan, bir insanı, cinsel yönelimine indirgeyip, Allah'ın ona verdiği sonsuz başka özellikleri görmezden gelmek, Allah'a karşı saygısızlıktır.