Sunday, March 26, 2017

İhanetimize Uğramış Hikmetlerden Biri: Geometri


Geometri, kelime manası olarak "yer ölçüsü" demek olsa da, içeriğini düşününce, ona "Görsel Mantık" demenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu ifade ile açılan pencereleri ve geometri hikmetini boş vermemizin sonuçlarını, gelin, beraber inceleyelim.



Bir insanın mantığını kullanması için herhangi bir şeyi ezberlemeye veya alet kullanmasına gerek yoktur. Sadece beynini çalıştırarak, doğruyu bulabilir. Mantık, zaten bunu insana öğretir. Aynı şekilde görsel mantık da, doğruları bulmak için kullanılır ve, dolayısıyla, insanın onlarca kuralı ezberlemesine veya değişik aletleri (pergel, gönye, iletki, hesap makinesi, vs.) kullanmasına gerek yoktur. Bir insan sadece mantığını kullanarak, baktığı şeydeki doğruları deşifre edebilir. Böyle olunca da, bizim okullardaki geometri derslerinde öğretildiği gibi bir takım kuralları ezberlemek, bu işi rayından çıkartmak demektir; çünkü bu ezberci mantalite, bir insanın aklını mantığını kullanmasındansa hafızasını işletip beynini kapatmasını doğurur. Üniversiteye kadar her sene düzenli olarak beynini baltalayan bireyler, daha sonra bizlere kalkınma ve medeniyet sunabilirler mi? Kıymaya dönüşmüş beyinlerden, yapıcı bir ürün çıkabilir mi?



Bu noktada ezber sadece, bir takım problemleri daha hızlı çözme veya yeni ispatları yaparken hızlı düşünme adına bir yardımcı olabilir; ama mantıktan ve bakış açısı üretme kabiliyetinden soyutlanmış bir kural ezberciliği, sadece matematik ve geometriden nefret eden nesiller üretmeye yarar. Halbuki, geometri, yani görsel mantık eğitimindeki asıl hedeflerden biri, insana görme sanatını vermek, insana görmeyi öğretmektir. Ne var ki bizler, "herkesin kör olduğu yerde görmek suçtur" atasözünün ete kemiğe bürünmüş hali olmakta bir beis görmüyoruz. Baktığı zaman görmemenin faturasının ne kadar kabarık olduğunu göremeyecek kadar körleştiğimiz için hala kaç yüzyıldır aynı taklitçi, basma kalıp geometri eğitimi ile devam ediyoruz. Kendinden iyi görebilen öğrenciyi çekemeyen öğretmenler üretmeye devam ediyoruz.



Mantık, aynı zamanda insanı diğer varlıklardan ayıran bir özelliktir. İnsanoğlu mantığı ile bulduğu gerçekleri, tabiattaki malzemeleri kullanarak şekillere dönüştürür. Mühendislik dediğimiz şey, böylece olur. Zaten mühendis, kelime manası olarak geometri yapan demektir (İngilizce'de geometer). Ama bizim nesillerimiz, geometriden bihaber mühendislerle dolu. Burada bir gariplik yok mu? Dahası, insanoğlu, kendi faydasına şeyler üretmek için irade ettiği şeyleri tabiata bildirmelidir. Tabiatın konuştuğu ve anladığı dil ise geometridir. Mühendisler, şekil yapar. Şekil, insanın irade ettiği şeyin görselleşmiş halidir. Ama geometri yapamayan insanlar, iradelerini ifade edemiyorlar demektir. Fonksiyonelliğini yitirmiş iradelere sahip kişilerin insanlıklarından geriye ne kalır?



Güzellik ve estetik algısı da yine insanı insan yapan ve diğer canlılardan ayıran özelliklerdir. Şekiller arasındaki ahenk ve düzen olmadan güzellik de estetik de olmaz. Geometri sanatı icra edilmeden de etrafımızı ve yaptıklarımızı güzelleştirmemiz mümkün değildir. Zaten insanın anlam arayışı da, onun hadiseler üzerindeki büyük resmin güzelliğine duyduğu hasret değil midir?



Özetle, mantığımızı çalıştırabilmemiz, görme kabiliyetimizi keskinleştirmemiz, iradelerimizi kullanabilmemiz ve hayatı anlamlandıran güzellikleri tecrübe edebilmemiz adına geometri hikmetinin sevilmesi, sevdirilmesi dileğiyle...










No comments:

Post a Comment